OĞLUM,
sözlerimi tut,
Ve
emirlerimi yanında sakla.
2.
Emirlerimi tut ve yaşa;
Ve
öğrettiğimi gözünün bebeği gibi koru.
3.
Onları parmaklarına bağla;
Onları
yüreğinin levhası üzerine yaz.
4.
Kendini yabancı kadından,
Sözlerile
yaltaklanan ecnebi kadından kurtarmak için,
5.
Hikmete: Sen kızkardeşimsin, de;
Ve
anlayışı akraba diye çağır.
6.
Çünkü evimin penceresinde,
Kafesimden
baktım;
7.
Anlayışı eksik bir genci
Bön
adamlar arasında gördüm,
Gençler
arasında farkettim;
8.
Alaca karanlıkta, günün akşamında,
Gece
ortasında, karanlıkta,
9.
O kadının köşesine yakın sokaktan geçiyordu,
Ve
onun evinin yolunda yürüyordu.
10.
Ve işte, onu bir kadın karşıladı,
Fahişe
kılıklı, yüreği kurnazdı.
11.
(Yaygaracıdır, ve gem almaz;
Ayakları
evde durmaz;
12.
Kâh sokaktadır, kâh meydanlardadır,
Ve
her köşede pusuda bekler.)
13.
Ve onu tuttu, ve onu öptü,
Ve
yüzünü pekiştirip ona dedi:
14.
Selâmet kurbanlarına borçlu idim;
Adaklarımı
bugün ödedim.
15.
Bundan dolayı hemen senin yüzünü göreyim diye
Seni
karşılamağa çıktım, ve seni buldum.
16.
Yatağıma halılar,
Mısır
ipliğinden alaca örtüler serdim;
17.
Yatağıma mür,
Öd
ağacı ve tarçın serptim.
18.
Gel, sabaha kadar aşkla mestolalım;
Sevgiden
zevk alalım.
19.
Çünkü kocam evde değil;
Uzak
yola gitti;
20.
Yanına bir torba gümüş aldı;
Ayın
on dördünde evine dönecek.
21.
Söyliye söyliye onu meylettirdi;
Dudaklarının
yaltaklanması ile onu çekti.
22.
Boğazlanmağa giden öküz gibi,
Sefahet
cezasına giden bukağıya vurulmuş adam gibi;
Kendi
canı için olduğunu bilmiyerek,
23.
Kuş tuzağa atılır gibi,
Ciğerine
ok geçinciye kadar,
Hemen
o kadının ardından gider.
24.
Ve şimdi, ey oğullar, beni dinleyin,
Ve
ağzımın sözlerine dikkat edin.
25.
Yüreğin onun yollarına sapmasın;
Onun
yollarında dolaşma.
26.
Çünkü onun yere serdiği yaralılar çoktur;
Ve
öldürdüklerinin topu büyük bir ordudur.
27.
Onun evi, ölüler diyarının yollarıdır;
Ölümün
hücrelerine iner.